Sinemaseverlerin uzun zamandır beklediği Nosferatu nihayet vizyona girdi. Daha önce The Witch, The Lighthouse ve The Northman gibi filmlerle izleyicinin gönlüne taht kuran yönetmen Robert Eggers bu kez çok eski bir vampir hikayesini izleyiciyle buluşturuyor. Filmin kadrosunda Bill Skarsgard, Willem Dafoe, Lily-Rose Depp, Aaron Taylor-Johnson, Nicholas Hoult ve Emma Corin gibi ünlü isimler yer alıyor. 2 saat 12 dakika uzunluğundaki filmin IMDb puanı şu an için 7.7.

Filmin Konusu
Ellen ve Thomas Hutter yeni evlenmiş, maddi sorunları olan bir çifttir. Thomas, çalıştığı emlak şirketinde terfi alarak durumları düzeltmek isterken, patronu ondan Transilvanya’da yaşayan yaşlı bir Kont’u ziyaret edip satış belgelerini imzalatmasını ister. İçinde kötü hisler bulunan Ellen eşinin bu yolculuğa çıkmasını istemese de ona engel olamaz. Bu yolculuk ve kadim bir vampirin Ellen ile olan bağı hem aileyi hem yaşadıkları kasabayı dehşet dolu günlere sürüklemektedir.

Nosferatu Nedir?
Filmle ilgili yorumlarıma geçmeden önce, hem filmin esinlendiği yerlere hem de “Nosferatu” kavramına bir göz atalım istiyorum. Nosferatu, Yunanca “veba taşıyan” anlamına gelen Nosophoros kelimesinden türetilmiştir. Aynı zamanda bir vampir türüne işaret eder. 1922 yılında Nosferatu: Bir Dehşet Senfonisi ve 1978 yılında Nosferatu: Gecenin Hayaleti isminde iki filme de konu olmuştur. Robert Eggers ise bu yeni Nosferatu filminde hem geçmişteki bu iki filmden hem de Bram Stoker’ın vampir mitolojisinde büyük yer tutan Dracula adlı ünlü romanından esinlenmiştir.

Atmosfer ve Oyunculuk
Daha önce yönettiği filmlerin atmosferleriyle büyük beğeni toplayan Robert Eggers, Nosferatu ile bu işi bir adım daha ileri taşımış. 1800lü yılların modernleşme döneminde olan bir kasabasının karlı ve soğuk havası korku temasıyla birleşince ortaya harika görüntüler çıkmış. Sinematografi ve müzikler, gerilim ve çaresizliği film boyunca tırmandırarak izleyiciye büyülü bir atmosfer sunmuş. Korku ve gerilimi tırmandırmak içim bir-iki jump scare haricinde asla kolaya kaçılmamış. Vampirimiz Kont Orlock’a hayat veren Bill Skarsgard, insana hükmeden Rumence aksanı ve oyunculuğuyla etkileyici bir performans sergilemiş. Ayrıca vampir görüntüsünün tasarımı da oldukça rahatsız edici olmuş. Ellen’a hayat veren Lily-Rose Depp ise yalnız, çaresiz ve histerik bir kızın melankolisini tüm gerçekliğiyle aktarmış. Nicholas Hoult eşi için savaşan bir adamı başarılı şekilde canlandırmış. Aaron Taylor-Johnson ve Emma Corin’in karakterlerinin hikayesi filme drama katarken, Willem Dafoe de her zamanki gibi oyunculuğunu konuşturmuş.

Tema ve Genel Yorum
Vampir mitinin kökeninde yer alan romantizm ve cinsellik bu filmde de önemli yer tutmuş. Kont Orlock’un Ellen ile bağı ve ona duyduğu arzu hikayenin merkezine yerleştirilmiş. Ayrıca modern bilim ile folklorik inançların çatışması ve cinsel istismar gibi alt metinlere de yer verilmiş. Kont’un sadece Ellen ve eşi için değil tüm insanlık için bir tehdit olduğu, kötülüğün ve hastalığın yayılmasına neden olduğu kısmı da iyi işlenmiş. Yönetmen bizi vampir ile direkt tanıştırmak yerine önce sesi ve gölgesi, sonra elleri ve daha sonra kendisini göstermeyi tercih etmiş ve bu tercih oldukça yerinde olmuş. Belki üzerine çok düşünüldüğünde Ellen’ın vampir ile ilişkisinin başlamasına neden olan motivasyonu gibi senaryodaki bir iki ufak detay eleştirilebilir. Ancak bana kalırsa filmin etkileyiciliği bu detayların göz ardı edilebilmesine olanak sağlıyor.

Spoilersız daha fazla detay vermek mümkün olmuyor ancak sözün özü, “Gotik” bir korku filmi arayışınız varsa Nosferatu sizi oldukça memnun edecektir. Filmin karanlık atmosferinden dolayı fırsatınız olursa IMAX salonda izlemenizi tavsiye ederek yazımızı sonlandıralım. Filmin fragmanını da aşağıya bırakalım.