Marvel Sinematik Evreni’nin 28. filmi olan Doctor Strange: In The Multiverse Of Madness, geçtiğimiz Cuma vizyona girdi. Tobey Maguire’lı Spider-Man filmlerinin de yönetmeni olan Sam Raimi, uzun bir aradan sonra Doctor Strange ile yönetmenliğe döndü. Oyuncu kadrosunda Benedict Cumberbatch, Elizabeth Olsen, Xochitl Gomez, Rachel McAdams, Benedict Wong ve Chiwetel Ejiofor gibi isimlerin yer aldığı film 2 saat 6 dakika uzunluğunda. IMDb puanı ise 7,5.
Filmin Konusu
Doctor Stange, rüyalarında gördüğü bir kızı New York’ta garip bir yaratığın elinden kurtarır. Bu kız, çoklu evrenler arasında gezebilme gücüne sahip olan America Chavez’dir. Strange, rüyalarının sadece rüya değil kendisinin paralel evrenlerde yaşadığı olaylar olduğunu öğrenir. Bunun üzerine Wanda’ya gider ve çoklu evrenler hakkında bildiklerini öğrenmek ister. Chavez’in peşine düşenin Wanda olduğu anlaşılır ve onu Wanda’dan korumak için bir mücadele başlar.
Doctor Strange: In The Multiverse Of Madness, binlerce teori üretilerek beklenen bir filmdi. Tom Cruise’un Iron Man’i canlandıracağı, Deadpool’un ilk kez bu filmle MCU’ya dahil olacağı, Tobey Maguire’ın Spider-Man olarak gözükeceği vb. birçok teori ortaya atıldı. Bu teoriler hayranların beklentilerini yükseltti. Son dönemde filmler çıkmadan önce yapılan bu teoriler bence filmlerin zevkini azaltıyor. İnsanlar şunu da göreceğiz bunu da göreceğiz diye filme gidip hayal kırıklığına uğruyorlar. Aslında sinema böyle bir şey değil. O karakterlerin hepsini ortaya atıp amaçsızca fan service yaparlarsa ortada bir film kalmaz. Bu yüzden o kadar çok karakterin, tek bir kahramanın solo filminde gözükmesi mümkün değil. Ki her şeye rağmen bu filmde Reed Richards, Profesör X, Captain Carter, Blackbolt ve Captain Marvel varyantı gibi karakterleri gördük. Hepsi de heyecan vericiydi.
Film, MCU’da hiç görmediğimiz kadar kanlıydı ve korku ögeleri barındırıyordu. Korku sekansları etkileyiciydi. Sam Raimi, stüdyo izin verdiğince kendi etkisini filme yansıtmayı başarmış. Bu da filmi diğer Marvel filmlerinden ayıran nokta olmuş. Disney ve Marvel, 28 filmdir devam eden başarılı bir formüle sahip olsa da, bence biraz daha değişik tarzda filmler yapmaya açık olmalılar. Doctor Strange: In The Multiverse Of Madness belki buna öncülük edebilir.
Bana göre film oldukça başarılıydı. Marvel Sinematik Evreni’nin dördüncü fazının en iyi filmiydi. Wanda’nın motivasyonu tartışılabilir olsa da etkileyiciliği yüksekti. Elizabeth Olsen ve Benedict Cumberbatch çok iyi oyunculuk çıkarmıştı. 2 saat boyunca tempo hiç düşmedi ve aksiyon tatmin etti. Ayrıca görsel efektler de gayet iyiydi. Doctor Strange’in kendi varyantına karşı notalarla yaptığı savaş çok yaratıcıydı. Benedict Cumberbatch bu role gerçekten çok yakışıyor. MCU’nun geleceğinde de Doctor Strange’in önemli bir rol oynayacağı kesin.
John Krasinki hem benim hem de birçok fanın Reed Richards rolünde görmek istediği aktördü. Sonunda bu isteğimiz gerçek oldu. Profesör X’in görünmesiyle de Mutantların paralel evrenlerdeki varlığı kanıtlandı. Inhumans dizisinden Blackbolt ve What If…? dizisinden Captain Carter da İlluminati üyeleri olarak karşımıza çıktı. Ancak 818 evrenindeki bu karakterlerin hepsi Wanda tarafından öldürüldü. Reed Richards adeta makarna olurken, Captain Carter kalkanıyla ortadan ikiye bölündü. Profesör X’in ölüm sahnesi ise akılda kalıcıydı.
Ancak filmin kendi yarattığı beklentinin altında kaldığını söylemeliyim. Çünkü Multiverse Of Madness denince çoğu insan çoklu evrenler arasında görkemli bir savaş olacağını düşünmüştü. Bu yüzden bence filmin adı farklı olabilirdi. Ancak bunun dışında filme yönetilen eleştirilere çok katılmıyorum. Tüm bunları göz önüne alıp beklentinizi buna göre ayarlarsanız filmden alacağınız zevk artar. Benim Doctor Strange: In The Multiverse Of Madness hakkındaki görüşlerim böyle. Peki siz filmi beğendiniz mi?